Pazar, Kasım 23, 2008

Perşembe, Kasım 13, 2008

Aşk- MAVİ-..



She
May be the face I can`t forget
The trace of pleasure or regret
May be my treasure or the price I have to pay
She
May be the song that summer sings
May be the chill that autumn brings
May be a hundred different things
Within the measure of a day

She
May be the beauty or the beast
May be the famine or the feast
May turn each day into a heaven or a hell
She may be the mirror of my dreams
The smile reflected in a stream
She may not be what she may seem
Inside her shell

She
Who always seems so happy in a crowd
Whose eyes can be so private and so proud
No one`s allowed to see them when they cry
She
May be the love that cannot hope to last
May come to me from shadows of the past
That I`ll remember till the day I die

She
May be the reason I survive
The why and wherefore I`m alive
The one I`ll care for through the rough in ready years Me
I`ll take her laughter and her tears
And make them all my souvenirs
For where she goes I`ve got to be
The meaning of my life is

She
She, oh she..

Cuma, Ekim 17, 2008

Yağmurun Elleri..



Küçücük bir bakışın
Çözer beni kolayca
Kenetlenmiş parmaklar gibi
Sımsıkı kapanmış olsan

Yaprak yaprak açtırırsın
İlk yaz nasıl açtırırsa
İlk gülünü gizem dolu
Hünerli bir dokunuşla

Hiç kimsenin yağmurun bile
Böyle küçük elleri yoktur
Bütün güllerden derin
Bir sesi var gözlerinin

Başedilmez o gergin
Kırılganlığınla senin
Her solukta sonsuzluk
Ve ölüm...

Perşembe, Ekim 16, 2008

:))



Mutluyum..Mutlusun..Mutlu..

Cumartesi, Ekim 11, 2008

GİT..




Kim dokunduysa sana

Yapma , dokunma
Kim dokunduysa sana ... ona git
Nerde unuttuysan beni ... orda kal
Ezdirmem kendimi sana

Yaptım çünkü aşık oldum deme , konuşma
Ona öyle demezler buralarda
Alem inansa sözüne ben inanmam

Beş para eder mi varlığın ?
Ki yokluğun beni acıtsın
Alem eğilsin önünde , ben eğilmem

Yapma , dokunma
Kim dokunduysa sana ... ona git
Nerde unuttuysan beni ... orda kal
Ezdirmem kendimi sana

Sen öğrettin bana ağlamayı
Başıma yastık basıp hıçkırmayı
Alem affetse seni ben affetmem

Onlar gibi değilim ben
Adam olmadı hala benden
Adam kölen olsun senin , ben olmam

Yapma , dokunma
Kim dokunduysa sana ... ona git
NERDE UNUTTUYSAN BENİ... ORDA KAL
Ezdirmem kendimi sana

emre aydın

Cuma, Eylül 26, 2008

Kadir Gecesi..



Bismillahirrahmanirrahim
"Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar."

Resul-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyuruyor:

"Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır."

"Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır."

Hazreti Aişe validemiz (ra) şöyle diyor:

- Dedim ki: Ya Resullullah, Kadir Gecesi'ni bilirsem onda ne şekilde dua edeyim? Şöyle buyurdu:

- Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü annî. (Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle)

Cuma, Eylül 19, 2008

Namaz..



Namazın manevi hayatımıza olumlu katkıları olduğu muhakkak, bunun yanı sıra maddi hayatımıza olan katkılarını da öğrenmek ve bilmek isteyenler için derledik.


Osman Ersen’in haberi

Müslüman, beş vakit namazı, Allah Teâlâ emrettiği için kılar. Cenabı Hakkın her emrinde birçok hikmetler vardır. Namaz kılarken yapılması emredilen her hareketin, hem bedene hem de ruha sağladığı faydalar vardır. Namazın sağlığımız üzerindeki faydalarından bazıları şunlardır:


1. Namazda yapılan hareketler hafif olduğundan kalbi yormaz. Ve Günün değişik saatlerinde kılındığı için insanı devamlı zinde ve dinç tutar.


2. Namaz sebebiyle başını günde seksen defa yer koyan bir kimsenin beynine ritmik olarak kan fazla ulaşır. Bu yüzden beyin hücreleri yeterince beslendiğinden, Namaz kılanlarda hafıza ve şahsiyet bozukluklarına daha az rastlanır. Bu insanlar daha sağlıklı bir ömür geçirirler. Bu gün tıpta "demans senil" bunama hastalığına uğramazlar.


3. Namaz kılanların gözleri, muntazam olarak eğilip doğrulmaktan dolayı, daha kuvvetli kan deveranına malik olur. Bu sebeple göz içi tansiyonunda artma olmaz ve gözün ön kısmındaki sıvını devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Gözü "Katarakt" veya "Karasu" hastalığından korur.


4. Namaz kılmaktaki izometrik hareketler, midedeki gıdaların karışmasına, safranın kolay akmasına ve dolayısıyla safra kesesinde birikinti yapmamasına, pankreastaki enzimlerin kolay boşalmasına yardımcı olacağı gibi, kabızlığın giderilmesinde de rolü büyüktür. Böbreğin ve idrar yollarının iyice çalkalanmasından, börekte taş oluşumunun önlenmesinde ve mesanenin boşalmasına da yardımcı olur.


5. Beş vakitte kılınan namazdaki ritmik hareketler, günlük hayatta çalıştırılamayan adale ve eklemleri çalıştırarak artoz ve kireçlenme gibi eklem hastalıklarını ve adale tutulmalarını önler.


6. Vücut sağlığı için temizlik muhakkak lazımdır. Abdest ve gusül, hem maddi hem de manevi bir temizliktir. İşte namaz temizliğin ta kendisidir. Zira hem bedeni hem de ruhi temizlik olmadan namaz olmaz. Abdest ve gusül, bedeni temizliği sağlar. Namaz ibadeti insanı ruhen ve bedenen temizlemiş dinlendirmiş olur.


7. Koruyucu hekimlikte belirli zamanlarda yapılan beden hareketleri çok mühimdir. Namaz vakitleri, kan dolaşımını tazelemek ve teneffüsü canlandırmak için en uygun vakitlerdir.


8. Uykuyu tanzim eden en önemli unsur namazdır. Hata vücutta biriken statik elektriklenme, secde yapmakla topraklama yapmış olur yani statik elektrik boşalır. Böylece vücut tekrar zindeliğe kavuşur.



Pazartesi, Eylül 15, 2008

Çocuk gözüyle Ramazan‏..



Bugün evde bir acaiplik var. Herkes sessizce işine okuluna gidiyor. Annem "Zeynep hadi sana kahvaltı hazırlayalım" dedi. Kimse yemek yemiyor, su içmiyor. Ablam bile!

Ramazan 5

Önce diyet yaptıklarını sanmıştım. İzledim hepsini. Akşama doğru hepsi sessizleşiyor. Sofrayı hazırlayıp ezanı bekliyorlar. Onları böyle seyretmek, öyle hoş ki… Başka zaman, susmak bilmeyen ablamın bu hali içten içe güldürüyor beni. Ama gülmeye cesaretim yok.

Ramazan 9

Niye böyle yapıyorlar? Ablama sordum, "büyüyünce anlarsın" dedi. Zaten başka ne der ki… Anneme sordum, Ramazan dedi. Babama sordum, Oruç dedi.

Ramazan 11

Bu Ramazan ve Oruç isimli iki kişi, bizimkilere yeme-içme yasağı koymuş demek. Arkadaşım Fatıma'ya sordum. Onun ailesi de gündüzleri yemek yemiyor su içmiyormuş.

Ramazan 14

Kaşık çatal sesleri, konuşmalar duydum. Uyandım. Babama haber vermeye koştum, yatağında yok! Çaresiz, huysuz ablamın odasına koştum. O da yok! Korkmadım, "ben bu hırsızların hakkından gelirim" dedim. Aldım elime paspasın sapını, aniden açtım mutfak kapısını.

Sopamı havaya kaldırdım öylece kaldım oracıkta.

Bizimkiler yemek yiyorlar! Vay uyanıklar. Gündüz Oruç ile Ramazan'dan korkup gece yiyorlar.

Bir de üstüme gülüyorlar…

Korkaklar.

Ramazan 17

Önceleri, Oruç ile Ramazan'ı bulup şikayet etmeyi düşündüm. Fakat ablamın yemek yemedikçe pamuk gibi yumuşadığını fark ettim. Babam ile Annem de artık tartışmıyorlar.

O zaman devam. Belli ki Oruç ve Ramazan iyi kalpli iki amca.

Ramazan 19

Her gün bize beyaz başörtülü teyzeler geliyor. Oturup birlikte Kur'an okuyorlar. Her zaman ki gibi mobilyadan, gelinden, kaynanadan, konuşmuyorlar. Ellerini açıp herkese dua ediyorlar. Sevim teyze de başını örtmüş. Çok da yakışmış

Ramazan 22

Her şey aynen devam ediyor. Televizyonlar bile uslu uslu konuşuyor. Hepsi akşam ezan okuyor. İftar iftar deyip bütün şehir birden yemeğe başlıyor. Ne hoş.

Ramazan 24

Oruç'u merak ediyorum. Geçen gün Ayşe teyzem annemle konuşuyorlardı. Şöyle şöyle yaparsam Oruç bozulur mu? Yok böyle olursa Oruç kaçar mı? Demek ki Oruç, çok duygulu birisi. İnsanlar kötü bir şey yapınca bozuluyor. Kötülüğü gördüğü yerden kaçıyor.

Oruç'u ve Ramazan'ı artık iyice merak ediyorum. Onlarla tanışmaya can atıyorum.

Ramazan 25

Bu günlerde herkes Kadir gecesinden bahsediyor şimdiye kadar, gecesi olan bir adam göremedim. Bu Kadir de kim? Bin aydan hayırlı gecesi varmış. O gece uyumamak, namaz kılmak, Kur'an okumak önemliymiş.

Ramazan 26

İftarı çok sevdim. Akşam yemek yemeye İftar diyorlar. Gece yemek yemenin adı da Sahur. İftar sonrası eğlenceler oluyor. Babam camilere götürüyor bizi. Herkes sokaklarda, camide, neşe içinde.

Ramazan 28

Merak içinde beklerken uyuyakaldım. Kadir, gecesiyle beraber gelmiş gitmiş. Ben göremedim. Anlayamıyorum. Bu yüzden ağabeyimi çok özlüyorum. Ablama soru sormaya kalksam, bana doya doya gülüyor. Sonra da arkadaşlarına anlatıyor, birlikte gülüyorlar. Sinir oluyorum.

Abim uzak bir şehirde üniversitede okuyor. "Abim ne zaman geliyor?" diye anneme soruyorum. "Bayram gelsin, onda gelecek" diyor. Oruç, Ramazan, gece gelen Kadir'den sonra şimdi de Bayram!..

Soramıyorum "Bayram kim?" diye. Neden o gelmeden abim gelemiyor? Belki de ağabeyimin arkadaşıdır. Çok özledim abimi. Bayram'ı da alsın gelsin tanışalım.

Ramazan 29 / Arefe

O kadar erkek isminden sonra bugün nihayet bir bir hanım ismi duyabildim. Arife diyemiyorlar mı ne? Arefe diyorlar. Niye Arefe? "Arife" olması gerekmiyor mu? Yengemin adı gibi yani… "Arefe geliyor, daha temizliği bitirmedik diyor annem. İyice telaşlandılar. Bir Bayram diyorlar, bir Arefe, harıl harıl çalışıyorlar. Temizlik yapılıyor. Yemekler hazırlanıyor. Anneme "Bayram ne zaman gelecek?" dedim, "Arefe'den sonra" dedi. Demek ki Bayram ile Arefe evli değil. Akraba da değil. Kafam karma karışık. Salih abim bi gelse de her şeyi bana anlatsa.

Ve Bayram geldi

Sabah kalktığımda, herkesi kahvaltıda yakaladım!. Oruç öldü heralde diye düşündüm. Abim gece gelmiş. Sevinçten haykırdım. Çok özlemişiz birbirimizi.

Bütün olanı biteni bir güzel anlattım abime. Yüzüme bakarken, bana tebessüm ettiğini gördüm. Ablama sormamakla ne iyi ettiğimi anladım. Abimin tebessüm ettiği yerde, ablam kahkaha atar. Abime küser gibi yaptım hemen gönlümü aldı. Bana her şeyi baştan anlattı, bu sefer de ben gülmeye başladım.

Abimden söz aldım. Kimseye anlatmayacak, konuştuklarımızı yazmak için izin istedi..) Ben de verdim.. Ramazan günlüğü işte böyle ortaya çıktı. Abim buna bir de isim buldu: 5 Yaş Sendromu. Sendromu anlamadım. Ama olsun, abime güveniyorum. Gerçi ablam'a göre 4 yaşındayım. Annem 5 yaşında olduğumu söylüyor. Babam daha 4 yaşından gün almadı diyor. Abim 'bu konu beni aşar' diyor.

Bayramı çok sevdim. Ama ablam tekrar o sinirli haline dönecek diye, Ramazanın gidişine çok üzüldüm. Bizim için her gün Ramazan olsa!.. Ne iyi olur.
.

Çarşamba, Ağustos 20, 2008

İYikİ DoĞDUm :))



Arkadaşlarım sağolsunlar tatilde bana sürpriz hazırlamışlar,
odaya girdiğimde özenle yazılmış "iyiki doğdun"yazısı vardı
karşımda çok şaşırdım, çok mutlu oldum, canlarım benim herşey için
çok çook teşekkür ederim iyiki varsınız sizde..

Cumartesi, Ağustos 09, 2008

Tatildeyim..



Kumsalda

Uzanmışım kumsala
Güneş damlar içime
Kurumuş dudaklarımda
Unutulmuş bir beste
Yaşıyorum aheste..

Kapılmışım rüzgara
Savrulup gidiyorum
Şimdi çok uzaklarımda
Nafile telaşlarım
Hayattan çalıyorum..

Ni la bombe atomique
Un amor piatonique
Umudum yarınlarda;
TATİLDEYİM..

Bir elimde ayna var
Şair beni kıskanır
Yanmışım sereserpe; sahildeyim
Ooo...


Salı, Temmuz 29, 2008

Miraç..



Başlangıçta :

Allah'ı hatırlamayı,
O'nu tanımayı,
O'nu sevmeyi,
Ve O'nu aramayı
amaçladım.

Sonuna geldiğimde gördüm ki;


Ben O'nu hatırlamadan önce O beni hatırlamıştı.
Ben O^nu tanımadan önce O beni tanımıştı.
Ben O'nu sevmeden önce O'nun bana yönelik sevgisi vardı.
Ve ben O'nu aramadan önce, O beni aramıştı..

~ ~ ~

Bizi bizden önce hatırlayan, tanıyan ve seven Rabbin selamı ile;


MİRAÇ KANDİLİMİZ Hayrola..


--
Senden istemeye ne hacet?
Vermek istemeseydin, istemeyi vermezdin ki...
Ben sustum...
Sen söyle iyiliğimi!

Salı, Temmuz 22, 2008

Bir Kelebeğin Hikayesi..



Bir gün, kırlarda gezintiye çıkan bir adam, kenarına oturduğu otlardan birinin dalında, küçük bir kozanın varlığını fark etti. Koza ha açıldı, ha açılacak gibiydi. Adam, bunun bir kelebek kozası olduğunu tahmin ediyordu. Böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye düşündü ve bir kelebeğin dünya yüzü gördüğü ilk dakikalara şahit olmak istedi.Dakikalar dakikaları kovaladı, saatler geçmeye başladı, ama henüz kelebeğin küçük bedeni, o delikten çıkmadı. Sanki, kelebek, dışarı çıkmak için çaba harcamaktan vazgeçmişti. Sanki, kelebek elinden gelen her şeyi yapmış da, artık yapabileceği bir şey kalmamış gibi geldi ona. Bu yüzden, kelebeğe yardımcı olmaya karar verdi. Cebindeki küçük çakıyı çıkarıp kozadaki deliği bir cerrah titizliğiyle büyütmeye başladı. Böylece, bir- iki dakika içinde kelebek kolayca dışarı çıkıverdi. Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu. Adam kelebeği izlemeye devam etti. Çünkü kanatlarının her an açılıp genişleyeceğini ve narin bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu. Ama bunlardan hiçbiri olmadı. Kelebek, hayatının geri kalanını, kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi. Ne kadar denese de, asla uçamadı.

Adamın bütün iyi niyetine ve yardımseverliğine rağmen anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten dışarı çıkmak için gereken çabanın, Allah’ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda, onun uçmasını sağlamak için seçtiği bir yol olduğuydu.

Bu gerçeği öğrendiğinde, hayat boyu unutamayacagı bir şey de öğrenmişti. Bazen, hayatta tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey, çabalardır. Eğer Allah, hayatta herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, o zaman, bir anlamda sakat kalırdık. Olabileceğimiz kadar güçlenemezdik ve asla uçamazdık..

Pazartesi, Haziran 30, 2008

Nilüfer Konseri..




NİLÜFER-ESMER GÜNLER

Sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç yapmazdın
Ayları geçti ayrılık sen delisin
Sen beni bırakıp böyle gitmezdin hiç yapmazdın
Ayları geçti ayrılık sen delisin

Yapma yapma
Sendemi aklıma sığmıyor sendemi
Senmisin herşeyi silmekten bahseden
Böyle gitmek varmıydı

Demek yine bana hüsran
Bana yine hasret var
Yine bana esmer günler düştü eyvah
Yine bana hüsran bana yine hasret var
Yine bana esmer günler düştü

Yapma yapma..


NİLÜFER-KAVAK YELLERİ

Delilik biliyorum senle olmak delilik
Takılıp kaldım karşı koymam imkansız
Yaşanan yıllarım senden çok daha fazla
Hüzünlerim alır gider sevinçlerimi

İçimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
Sende daha yeni yeni kavak yelleri
Doğrusu yanlışı ağrısı sancısı ne varsa yaşanacak
Gözyaşı ayrılık pişmanlık dargınlık hepsi benim olacak

Al beni sarıl bana beni koru kollarında korkuyorum
İçimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
Sende daha yeni yeni kavak yelleri

Kaçmayı çok denedim ansızın bu sevgiden
Kaç kere yenik düştüm istemeyin bunu benden
Sarhoş tutkularım koynumda ben bir deli
İş işten geçti artık dönemem geri

İçimde yılgın rüzgarların ayak sesleri
Sende daha yeni yeni kavak yelleri..

Cumartesi, Mayıs 31, 2008

Güçlü Kadınlar..


Güçlü kadınlar vardır, her işlerini kendileri
halletmeye çalışan, anne babaları tarafından böyle
yetiştirilen. Onlar kendi paralarını kendileri
kazanmak isterler. Evdeki tüm tamirat, tadilat
işlerinden anlarlar. Bir erkeğe mecbur kalmadan da
hayatlarını devam ettirebilirler. Faturalarını
kendileri yatırırlar. Hemen hemen tüm işlerini
kendileri yaparlar. Hatta etraflarının yükünü de
üstlenirler. Özgürlüğü severler, dik durmayı
da, güçlüdürler çünkü..

Aşık olduklarında hissederek yaşarlar. Aşklarına
kurallar koymadıkları gibi büyük beklentilere de
girmezler. Sevdiklerine problem çıkarmazlar. Bütün
gün çalışıp durduktan sonra, akşamları yorgun da
olsalar sevgilileri buluşalım dediğinde, hemencecik
hazırlanıp sevgililerinin onları evden almalarına
gerek kalmadan, o her neredeyse onun olduğu yere
giderler.

Çoğu zaman sevgililerinin ya da kocalarının haberi
bile olmaz yaşadıkları sıkıntıdan, yansıtmazlar
çünkü. Para var mı, işyerinde sıkıntı mı oldu, birine
canı mı sıkıldı, hiç bunlarla yormazlar birlikte
oldukları erkeği. Çünkü istemezler kimse onlara
acısın.

Sonra da bir bakarlar ki, bu kadar dik durmanın ve
sorun çıkarmamanın karşılığında gerçekten de kimse
onlara acımaz. Bu durum zamanla gelenekselleşir ve
acınmama ile sorun çıkarmama hali yaşam tarzına
dönüşür. Eskaza dayanamayıp sorunlarını paylaşmaya
kalksalar, bu sefer de sorunlu kadın, kaprisli
kadın, tahammül edilmez kadın damgasını yerler. Bu
yüzden de terk edildiklerinde bile hiç seslerini
çıkarmaz bu güçlü kadınlar! Terk eden erkek de
bilir onun ne kadar güçlü olduğunu ve onsuz da
yaşayabileceğini, içinde yaşadığı fırtınalardan
bihaber.

Sonra bir dosttan, eşten, ya da tanıdıktan duyarlar
ki onu terk eden gitmiş erkeğe muhtaç yaşamak
zorunda olan biriyle beraber olmaya
başlamış. Erkekler çok severler böyle
kadınları. Birinin ona muhtaç olduğunu görmek bir
çok duygusunu okşar erkeğin. Onlara kendini erkek
gibi hissettirir! Bu zayıf kadınlar erkeklere
bağımlıdır.

Mesela fatura filan yatıramazlar, anlamazlar
çünkü. Nerden yatırılır onu da bilmezler. Ev ya da
yemek alışverişi de yapmazlar, çünkü taşıyamazlar
onca torbayı. Hep yorgun olurlar, bütün gün spor
salonları, kuaför, o mağaza, bu mağaza
gezerler. Akşama yemek yapmaya fırsat
bulamazlar. Akşam eşleri eve geldiğinde, bugün
nereye yemeğe gidelim, diye sorarlar. En kötü
ihtimal dışardan yemek söylerler. Zayıf kadınlar
doğurdukları çocuğa bakacak gücü de kendilerinde
bulamazlar, pamuklar içinde yaşamaya alışmışlardır
bir kere. Kendilerini hep altın tepsi içinde
sunarlar. Huysuzluk da ederler, ama bu erkeğin
hoşuna gider, çünkü kadın ona muhtaçtır, söylenmeyen
güçlü kadının aksine, Hiçbirşeyi beğenmedikleri
gibi devamlı da mutsuzdurlar. Pek teşekkür
etmezler, kıskançlık krizlerini de
severler. Kocasının ve sevgilisinin hayatlarını
karartırlar.

Erkekler bu kadınları asla terk edemezler. Çünkü o
güçsüz, kırılgan bir kadındır. Ayrılırsa kurda
kuzuya yem olur. Koruyup kollanmalıdır her an o!

Zayıf kadınlar hiç çökmez, buruşmaz ve
yıpranmazlar. Ancak işin ilginç yanı her zaman daha
değerli olanlar da onlardır. Ve geride kalan güçlü
kadınlar tüm bunların nasıl gerçekleşebildiğine
sadece bakakalırlar..

Pazartesi, Nisan 28, 2008

İstanbul Nisan`08

İstanbul Gezimizin biri daha Nisan ayının soğuk ve kapalı havasına denk geldi..Ama yinede gezmekten geri kalmadık..



Sultanahmet Camii..


Beylerbeyi..





Çengelköy Çınaraltında Kahvaltı Keyfi..



Çengelköy`den Boğaziçi Köprüsü..




Kanlıca..Reçelli yoğurt..



Anadolu Hisarı`ndan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü..

Pazartesi, Mart 17, 2008

Geçen geçti..



ESKiDENDi ÇOK ESKiDEN

Hani erken inerdi karanlık,
Hani ya
ğ
mur yağardı inceden,
Hani okuldan, i
ş
ten dönerken,
I
ş
ıklar yanardı evlerde,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani ay herkese gülümserken,
Mevsimler kimseyi dinlemezken...
Hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani hepimiz arkada
ş
ken,
Hani oyunlar tükenmemi
ş
ken,
Henüz kimse bize ihanet etmemi
ş
,
Biz kimseyi aldatmamı
ş
ken,
Eskidendi, çok eskiden.

Hani
ş
arkılar bizi bu kadar incitmezken,
Hani körkütük sarho
ş
ken gençliğimizden,
Daha biz kimseye küsmemi
ş
,
Daha kimse ölmemi
ş
ken,
Eskidendi, çok eskiden.

Ş
imdi ay usul, yıldızlar eski
Hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
Geçen geçti,
Geçen geçti,
Geceyi söndür kalbim
Geceler de gençlik gibi eskidendi
Ş
imdi uykusuzluk vakti.


MURATHAN MUNGAN

Perşembe, Şubat 14, 2008

Dağ Rüzgarı..



DAĞ RÜZGARI

Kaderde senden ayrı dü
şmek de varmış
Do
ğrusu bunu hiç düşünmemiştim..
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al ba
şını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördü
ğün dağlara
Rüzgârın iyot kokularını ta
şıdığı denizlere git
Git gidebildi
ğin yere git diyordum
Oysaki, senden kaçılmazmı
ş
Yoklu
ğuna bir gün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum..

Yine de dayanma
ğa çalışıyorum işte
Bir kır çiçe
ği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgâr güzel bir koku getirmi
şse
Saçlarını ok
şayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Ya
şamak seninle bir başka zamanı
Bir ba
şka zamanda seni yaşamak
Her
şeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanı başımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yuma
ğa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizli
ğim gün gibi aşikar
Su olup çe
şmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık yüzüme vuran
Sen güne
ş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güne
şten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildi
ğim tek aydınlık

Bir nefeste benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım ok
şanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın..

A
ğaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu da
ğlar o dağlar değil
Rüzgârında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çana
ğı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
SENS
İZ yaşanmaz bu dünyada
İmkânı yok..

Ümit Yaşar OĞUZCAN..


Cuma, Şubat 01, 2008

Anadolu İmam Hatip Lisesi..





MERDİVEN

A
ğır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güne
ş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya a
ğlayarak...

Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki ak
şam olmakta...

E
ğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki ak
şam olmakta...

Ahmet HA
ŞİM